İnsan, doğası gereği gelişmeye ve değişmeye uygun potansiyel ile dünyaya gelir. Kendisinde var olan yetenekleri olumlu yönde geliştirdiği zaman, potansiyelini iyi kullanmış olur. Bu yeteneklerin nasıl şekilleneceği ve hangi yola gireceğini belirleyen, yönetici konumundaki çevre faktörüdür. Çocuğun içsel iyiliğini ya da yeteneklerini, olumlu ve olumsuz yönlendirme gücü çevre faktörünün elindedir. Çevrenin yönlendirmeleri; değerleri, yaşayış biçimi, takdir etme ve yerme algıları, kültürü çocuğun insan olma sürecine yön çizer ve şekil verir.
Eğitim faaliyetleri, çocuğun iyi potansiyelini ortaya çıkarmak ve bu potansiyeli olumlu yönde geliştirmek noktasında devreye girer. Özellikle konu küçük çocukların eğitimi ve din eğitimi gibi önemli ve hassas bir sorumluluk olunca, daha dikkatli ve özenli davranmayı gerektirir. Zira çocuğa dinimiz tarafından da oldukça önem ve değer verilmiştir. Kuran-ı Kerim de direk çocuklardan bahseden ayet sayısının 297 olduğu, içinde çocuğun dolaylı olarak geçtiği ayetlerin sayısı 342’ye kadar çıktığı görülmektir.
Pedagoji, içinde bilimi ve sanatı aynı anda barındırır. Pedagoji, gidilecek yolu, nasıl gideceğimizi gösterir. Çocuğa verilecek bilginin hangi yöntemle verileceğini söyler. Pedagojide eğitim için tek bir yol yoktur. Pedagoji sayesinde çocuğu keşfedip, dünyasına inerek din eğitimine öyle başlanması gerekir. 4-6 yaş çocuklarda soyut kavram daha gelişmemiştir. Bu yüzden anlatılacak konuların somutlaştırarak ve basite indirgeyerek anlatılması gerekir. Kavratmak, öğretmek için oyunu aktif kullanmak başvurduğumuz en iyi yöntemdir. Oyunu çocuğun kendisi ve arkadaşları ile oynamasının yanı sıra ebeveyni ile oynamasının da önemi büyüktür. Yapılan araştırmalarda ‘Babaların çocukları ile fiziksel temas kullanarak oynadığı oyunların özellikle erkek çocuklarda zihinsel yapıyı güçlendirdiği ve olumlu yönde etkilediği, ayrıca herhangi bir nedenden dolayı çocuğun erken gelişim dönemlerinde babanın evde bulunmamasının erkek çocuklarının bilişsel gelişiminin olumsuz yönde etkilediği anlaşılmıştır.’
Okul öncesinde Allah tasavvuruna yönelik eğitim uygulanırken, Allah sevgisi esas alınmalıdır. Çocuğu Allah ile korkutarak ona istediğimiz davranışları yaptırmak, çocuğun Allah tasavvurunda tahribata yol açar. Maalesef çocuklar yakar, taş eder, keser, cehenneme atar gibi korku ve nefrete yol açan söylemlerle muhatap olmaktadır. Eğitimcilerin görevleri çocuğun yapması ve yapmaması gereken davranışların nedenlerini çocuğun duygusal ve zihinsel gelişim düzeyine uygun düşecek şekilde açıklamak ve çocuğa kendisini karşısındakinin yerine koymayı (empati) öğretmektir. Mesela Kuran-ı Kerimin varlığı çocuklar için soyut bir nitelik taşımaktadır. Ebeveynlerin ya da eğitimcinin çocuğa hissettireceği ilk şey Kuran-ı Kerimin Allah’ın sözleri olduğudur.
Sonuç olarak; erken yaş dönemi çocukların din eğitiminde pedagojinin önemi büyüktür. Çocuğun yaş ve zekâ düzeyine inerek dini öğretileri vermemiz gerekir. Unutulmamalıdır ki 12 yaş öncesi çocuklarda soyut kavram gelişmediği için olayları somutlaştırmamız gerekir.
Şule GÖSTAŞ
DEĞERLER EĞİTİMİ ÖĞR.