Davranış bozukluğu, bireyi, aileyi olumsuz yönde etkileyen, diğer insanların temel haklarının çiğnendiği yaşa uygun toplumsal kurallarını hiçe sayıldığı davranışlardan oluşan bir durumdur.
En sık görülen davranış bozuklukları; hırçınlık, sinirlilik, saldırganlık, inatçılık, yalan söyleme, tırnak yeme, saç koparma, alt ıslatma ve dışkı kaçırma, yeme bozukluğu, karşı gelme, uyku bozukluğu, konuşma bozukluğu, çalma, küfürlü konuşma gibi davranışlardır.
Bir çocuğun davranışının bozukluk sayılabilmesi şu ölçütlere bağlıdır;
Yaşa Uygunluk: Her gelişim döneminin kendine özgü davranışları bulunduğundan çocuğun içinde bulunduğu gelişim döneminin özelliklerinin iyi bilinmesi gerekir. Bir davranışa davranış bozukluğu diyebilmemiz için gelişim dönemine özgü davranışların dışında olmalıdır. Örneğin 3 yaşındaki bir çocuğun altını ıslatması normal kabul edilirken 14 yaşında bir çocuğun altını ıslatması davranış bozukluğudur.
Yoğunluk: Ortaya çıkan duygu ve davranışın şiddetinin normalinden fazla olması gerekir. 5 yaş çocuğunda doğal kabul edilen öfke ve huysuzluk, başkasına fiziki zarar verme şekline dönüşürse davranış bozukluğu olarak kabul edilir.
Süreklilik: Çocuğun belirli bir davranış türünü ısrarlı bir biçimde ve uzun zaman devam ettirmesidir.
Davranış bozukluğuna yol açan birçok neden vardır;
- Dikkat çekme isteği
- Savunma
- Büyüme arzusu
- Yetişkinleri şaşırtma isteği
- Arkadaşları tarafından beğenilme ve onaylanma isteği
- İntikam almak
- Kitle iletişim araçlarının olumsuz etkisi
- fizyolojik sorunlar
- Kalıtım
- Temel ihtiyaçlarının doyurulmaması gibi nedenlerden kaynaklanıyor olabilir.
0-6 yaş dönemi çocuklarda, olumsuz anne baba tutumları, ailede istismar öyküsü, annede depresyon öyküsü, sosyo-ekonomik düzeyin düşük olması gibi durumlar sık görülen nedenlerdendir.
Davranış Bozukluğu İçin En Etkili Yöntemler
- Görmezden gelme
- Ödülü geri çekme
- Alternatif sunma
- Sözle uyarıda bulunma
- Tartışmadan kaçma
Çocuklarda Davranış Bozuklukları Nasıl Karşılanmalı
Çocuk sergilediği davranışların yoğunluğu ailesinden alacağı karşı tutuma bağlı olarak azalabilir veya çoğalabilir.
Bağırmak, susturmak, vurmak aranızdaki saygı bağının kopmasına neden olur. En önemli adım bu süreçte saygıyı yitirmemektir. Çocuğun olumlu noktalarını keşfedip ortaya çıkarmak ve yüreklendirmek olumsuz davranışları azaltıp kendine güvenmesini sağlar. Bu çocukların koşulsuz sevgiye ihtiyacı vardır. Yani koşullar her ne olursa olsun anne baba tarafından kabul edildiğini ve sevildiğini hissetmelidir. Hiçbir zaman ceza ya da şiddet kullanılmamalı. Davranışıyla ilgili olay anında değil sakinken konuşulmalıdır.
Çocuğa yaşına uygun sorumluluk vererek başarma duygusu yaşatılmalı, anne baba çocuğa olumlu rol model olmalı. Olumsuz davranışlar gösterildiğinde değil, bu davranışlar gösterilmediğinde ilgilenilmelidir aksi takdirde bu davranışların pekişmesine sebep olur.
Anne baba çocuğa verdikleri sözleri tutarak, ona ait bir eşyayı alırken izin isteyerek çocuğa model olmalıdır. Diğer çocuklarla kıyaslanmamalı, yaşına ve özelliklerine uygun beklentiler oluşturulmalıdır. Olumsuz davranış ortaya çıktığında çocuk yaratıcılığa teşvik edilmeli, olumlu bir faaliyete yönlendirilmelidir.
Aileler çocuklarıyla konuşarak onların iç dünyasına girmeye çalışabilirler. Fakat onlara erişemediklerini düşündükleri vakitte çocukların bir uzman yardımı alması daha nitelikli sonuçlar doğuracaktır.
HATİCE TOPAKTAŞ