Ergenlik dönemi fiziksel, duygusal ve bilişsel değişimi beraberinde getiren çocukluktan yetişkinlige geçiş dönemidir. Bu süreç 12-13 yaşlarında başlayıp 19-20 yaşlarına kadar devam eder.
Fiziksel değişime nispeten daha kolay uyum sağlayan ergenler, ruhsal gelişimlerinde bocalamaktadırlar. Ergenlerden bazıları bu dönemi rahat atlatırken, birçoğu derinden etkilenmekte, yoğun bir bunalım ve karmaşa yaşamaktadırlar.
Ergenlik dönemi kimlik oluşumunun gerçekleştiği, netleştiği bir safhadır. Kimlik, bireyin kendine özgü davranış ve düşünce bütünü, başkalarından ayıran farklılıklarıdır. Kimliğin oluşması süreci ergenlikten çok önce başlar ve önceki dönemlerde başarılı sonuçlar alınması yetişkin kimliğine geçişi de kolaylaştırır. Bedeni, çok kısa bir süre içinde yetişkin görünümü alan ergen, artık çocuk gibi davranmayacağını anlar ve “Ben kimim?” “Yaşamdaki amaçlarım neler olmalı?” gibi sorularla kendini sorgular; geleceğe dönük kararlar almaya ve benliğini oluşturmaya başlar. Toplum içinde kendi seçtiği ideolojiye uygun bir rol bulursa kimlik kazanır. Bunu başaramayan ergenlerdeyse kimlik krizi devam eder. Pek çok denemeyle bu kriz çözülmezse, ergen kimlik kargaşasına düşebilir ya da olumsuz bir kimlik geliştirebilir.
Ergenlerde farklı kimlik statüleri vardır.
Bunlar, erken bağlanmış, kargaşalı, kararsız ve başarılı kimlik statüleri.
Erken bağlanmış kimlik statüsündeki ergenler, bir karar alma sürecinden geçmemiş, kimlikle ilgili tüm kararları genellikle ebeveynleri tarafından belirlenmiştir. Yetişkinliğe geçiş pürüzsüz ve çatışmasız yaşanır.
Kargaşalı kimlik statüsündeki ergenlerse bir kriz yaşamaz ve mesleki rol seçimiyle ilgili olarak da bir güdüleri bulunmaz. Bunlar bir kimliğe bağlanmaktan tamamen kaçınma eğilimindedirler. Karasızlarsa bir kimlik krizi yaşarlar; kaygıları yüksek ve karar alma süreci uzun süre devam eder; bu nedenle ergenlerin, kendileriyle en ilgili oldukları statüdür.
Başarılı kimlik statüsündekiler ise kimlik krizini atlatmış ve kimliğe bağlanmayı gerçekleştirmiş ergenlerdir.
Ergen kimliğini oluştururken farklı davranışlar sergileyebilir. Örneğin
bağımsız olduğunu düşünür. Ergen farklılığını kendine kabul ettirmek ve başkalarına onaylatmak ihtiyacı hisseder. Ebeveynlerle çatışma başlar. Bu döneme kadar anne ve babanın etkisi altında olan onlara itaat eden ergen, başkaldırmaya, kendi istek ve eylemlerini gerçekleştirmeye çalışır. Bağımsızlığa gereksinim duyan gençler için ev, çoğu zaman anlaşılmazlığın ve çatışmaların ortaya çıktığı bir yer olarak görülmeye başlanır. Anne babanın çocuğun gözünde ideal olma niteliklerini kaybettiği dönem yine bu dönemdir. “Her şeyi en iyi annem ve babam bilir” düşüncesinin yerini yavaş yavaş “annem babam nereden bilecek, onların dönemi geçmişte kalmış, ben onlardan daha iyi bilirim” gibi düşünceler alır.
PEKİ BU SÜREÇTE NASIL DAVRANILMALIDIR?
Ergenin isyanında mantık yoktur, başkaldırı içgüdüseldir. Ergenin başkaldırısını ebeveynler anlayışla karşılar, onun düşüncelerine saygı duyarlarsa, onun bağımsızlığını kabul ederlerse problem çözülür. Davranış ve düşüncelerine saygı duyulmayan, alay edilen, aşağılanan ergen silik bir kişilik yapısı geliştirir ve başkalarının peşinden gider. Evde yaşanan çatışmalar çok sık ve şiddetli olmaya başlamışsa, gençlerin, kendilerinin istenmedikleri düşüncesine kapılmaları da mümkündür.
Ergenler bu döneme kadar çevrelerinden etkilenmişlerdir. Ancak bu dönemde hedef belirleme ve bu hedefleri gerçekleştirme yönünde adımlar atmaya başlayacaktır. Bu dönemdeki amaçlar sürekli değişkenlik arz eder, kısa sürelidir, tutarsızdır. Ebeveynler ergeni anlamaz dayatmada bulunursa çatışma yaşarlar. Örneğin bu yaşlarda müzisyen olmak, sporcu olmak gibi istekleri ailece gereksiz görülüp farklı meslekler tercih etmesi istenir. Ergen engellendiğinde bağımsız bir birey olma girişimi sonuçsuz kalır. Kendi içindeki yetenekleri açığa çıkarma ve başarılı olma, ilgi çekme eğilimindedirler. Başarısız oldukları konularda çok çabuk vazgeçerler.
Bu dönemde arkadaşlık ilişkileri önem kazanır. Sırlarına rahatlıkla paylaşabileceği sağlam dostluklar arar. Bulduğunda da çok gizli bilgileri onunla paylaşır, otoriteye başkaldırı için destek arar, birlikte kendilerine özgü mekanlar belirlerler, paylaşımlarda bulunurlar.. Ailenin bu konudaki tutumu; ergenin ilerde toplum tarafından kabul gören, güvenilen, saygı duyulan bir kimlik kazanması için çok önemlidir. Karşı cinsle ilişkilerde ergen, hazzın yönelimi açısından kimliğini netleştirir. Karşı cinsle iletişim kurduğunda ve beğenildiğinde bu gerçekleşir. Ancak engellendiğinde, suçlandığında, teşebbüslerinde başarısız olduğunda kendini değersiz hisseder ve ileriki yaşlarda evliliğinde sorunlar ortaya çıkar. Dış görünüşlerine çok önem verirler. Kendilerini fazla uzun, fazla kısa, şişman, çirkin bulabilirler. Bu da bazı gençleri dikkat çekmek ya da farklı görünmek isteğiyle giyimiyle, saç rengi ya da biçimiyle öne çıkma çabası göstermeye iter.
Ergen kimlik oluşturma sürecinde cesaretlendirilir, desteklenirse kendine özgü bir kimlik oluşturur ve ruhsal açıdan sağlıklı olur. Bu dönemde kimliğini netleştiremezse sürekli kimlik karmaşası yaşayacak, bocalayacak ve kimlik bunalımı ortaya çıkacaktır. Ters kimlik geliştirebilir, otoritenin kendisinden istediği her şeyin tersini yapmak onun için tek ölçüt olabilir. Sürekli herkesle kavgalı, aksi ve inattır. Devam eden yaşamı süresince mutsuz olacak, sorunlar yaşayacak, depresyon, kişilik bozuklukları, obsesyonlar v.b. gibi hastalıklı kimlik örüntüsüne sahip olacaktır.
HATİCE TOPAKTAŞ