Isn’t it to be a teacher , to make the unloved love, to achieve the difficult?
In the third year of my teaching life, one day a parent came to the school. She looked angry and stern.
-She asked ; Are you the English teacher of class 2-E?
-I said ; Yes, I am.
– We just registered for 2-E class. We are against the family English lesson and we do not want our daughter to learn English. My daughter has nightmares every day. “Mom, I don’t want to learn English, I don’t want to go to school,” she says. Please do not force my daughter to learn English.
I was very surprised by what I heard. I tried to convince my parent by saying that her thoughts were wrong and that our lesson was very necessary, but she was quite prejudiced. What could I do?
When I entered class 2 E that day, I saw our new student sitting in the front row. She was very sweet and charming, but her glance was shy and timid. The first time I saw her, I felt that I would win her heart.
At first, she didn’t take out any books or notebooks, so I ignored it and didn’t force it. Secretly, I was trying to get her attention. Once in a while she was raising her hand in class. I was finally starting to reach my goal.
After a short time, when I entered the classroom, I saw her English book and notebook on her desk. I was happy. She loved English lesson and she wanted to learning English language. Day by day, her prejudices disappeared. She became one of my most successful students in English class.
One day her mom called me;
- My teacher, my daughter loved you very much. She said ; Mom , I love my English teacher and English lessons. My teacher is very good. Her prejudice against English disappeared and thanks to you.
Can there be a greater happiness than this for a teacher? Unfortunately, they were appointed a year later. They went to another city. We were sad. Because we loved each other. But, There were glad news about you. She was top of the class at new class.
Good luck my beautiful girl. I hope you will always be successful and happy…
ÖZLEM ARSLAN
MİNİK BİR KALBE DOKUNABİLMEK
Sevilmeyeni sevdirmek, zoru başarmak değil midir öğretmen olmak?
Öğretmenlik hayatımın 3. Yılında, bir gün bir velim okula geldi. Sert ve kızgın bir şekilde:
-2-E sınıfının İngilizce öğretmeni siz misiniz? Diye sordu.
-Evet, benim dedim.
-Biz 2-E sınıfa yeni geldik. Ailece İngilizce dersine karşıyız ve kızımızın İngilizce öğrenmesini istemiyoruz. Kızım her gün kabuslar görüyor. “Anne ben İngilizce öğrenmek istemiyorum, okula gitmek istemiyorum” diyor. Sizden tek ricam lütfen kızımın İngilizce öğrenmesi için zorlamayın.
Duyduklarım beni çok şaşırtmıştı. Yanlış düşündüğünü, aslında dersimizin çok gerekli olduğunu söyleyerek velimi ikna etmeye çalıştım ama velim oldukça ön yargılıydı. Ne yapabilirdim?
O gün 2 E sınıfına girdiğimde yeni gelen öğrencimizi ön sırada otururken gördüm. Çok tatlı ve sevimli biriydi ama bakışları çekingen ve ürkekti. Onu gördüğüm ilk an onun gönlünü kazanacağımı hissetmiştim
İlk zamanlar, hiç kitap ve defter çıkarmıyordu, ben de görmezlikten geliyor, zorlamıyordum. Gizliden gizliye dikkatini çekmeye çalışıyordum. Artık derslerde parmak kaldırıyordu. Nihayet amacıma ulaşmaya başlamıştım.
Kısa bir süre sonra… Sınıfa girdiğimde önünde İngilizce kitabını ve defterini masasında gördüm. Çok mutlu olmuştum. Artık İngilizce dersini seviyor ve öğrenmek istiyordu. Gün geçtikçe bütün ön yargıları ortadan kalktı ve İngilizce dersinde en başarılı öğrencilerimden biri oldu.
Bir gün annesi beni aradı.
-Hocam, kızım sizi çok sevmiş ve sayenizde İngilizceye karşı önyargısı yok oldu. Nasıl yaptınız ne yaptınız bilmiyorum ama kızımın gönlünü kazanmışınız. Allah sizden razı olsun dedi.
Bir öğretmen için bundan daha büyük mutluluk olabilir mi?
Ne yazık ki ertesi yıl başka bir şehire tayinleri çıktı ve okuldan ayrılmak zorunda kaldılar. Gittiği okulda da İngilizcede sınıf birincisi olmuş. Yolun açık olsun güzel kızım. Daima mutlu ve başarılı olman dileğimle…
ÖZLEM ARSLAN