Dinlemek ve iletişime girilen kişilerin gereksinimlerini anlamaya çalışmak, herhangi bir iletişimin temel koşuludur. Dinlemek ve bir çocuğun o an içinden geçenleri anlayabilmek çok önemli bir destektir. Çocuklarıyla önemli ve güç konular üzerinde dürüstçe konuşabilecek kadar onlara güvenebilen şanslı anne babalar, özgürlüğün kendilerine sağladığı avantajdan yararlanırlar.
Karşımızdaki kişiyi dinleme çabamız, o kişiye verdiğimiz değerin en önemli göstergelerinden birisidir. Çocuk ister konuşsun, oynasın ister şarkı söylesin, dans etsin yapacağımız en iyi şeylerden biri onu dinlemektir.
Çocukların onları üzen şeyi bir şeyi paylaşmak için kendilerine özgü birçok yolu vardır. Örneğin, uyku ve yemek alışkanlıklarındaki değişiklikler ya da daha bağımlı olmak, daha çok şey istemeye başlamak gibi. Bunlara duyarlı olmak da bir tür dinlemedir.
Çocuklar oyunlarında yaptıkları şeylerde kafalarındakini ifade etmek için çeşitli yollar bulurlar. Anne babalar eğer onları dikkatle gözler ve dinlerlerse, istedikleri ‘ önemli ‘ konuşmayı yapabilecekleri pek çok fırsat yakalayabilirler.
Büyüme ve gelişme sürecinde belli başlı adımlar elbette ki birbirinin ardı sıra ya da eşit aralıklarda görülmez. Anne babaların belki de en çok gözleyebilecekleri, belli sosyalleşme biçimlerine karşı çocuklarındaki hazırlıksızlıktır. Bu durum çocuğun anti sosyal olduğunu göstermez. Büyük olasılıkla çocuk ‘ çok sayıda insan değil, beni tanımak için daha çok zaman verecek insanlar istiyorum ‘ mesajı vermek istiyordur.
‘ Benimle konuşmak istediğin bir konu varsa seni dinlerim ‘ demenin hiçbir zararı olmaz. Çocukların anne babalarının onları dinlemeye hazır olduklarını bilmeleri onlar için çok değerli bir destektir. Ancak dinlemek sadece dinlemektir, öğüt vermek değildir. Özellikle ergenler öğütlere kulak verirlerse özgürlüklerinin tehlikeye gireceğini düşünürler. Bu nedenle anne babaların öğüdüne uyarak doğru kararı vermektense, kendi kararları ile başarısız olmayı yeğlerler.
Anne babalar çocukları kendilerine karşı çıktığında onları dinlemeli, söylediklerini dikkate almalı ve kendi düşüncelerini değiştirmekle denetleme güçlerini kaybetmeyeceklerini anlamalıdırlar. Ne var ki tartışma akla yakın gelmiyorsa, kendi kararında ısrarlı olabilirler. Ne kadar mantıksız olursa olsun çocuğun söz söyleme hakkının olduğunu kabul etmek gerekir. Bunun anlamı söylediği her şeyi kabul etmek değil onlara ve sözcüklerine saygı göstermektir.
Küçük çocuklar bazen dünyayı yorumlamalarında ters bir şey olduğundan kuşkulanarak mahcup dururlar. Daha büyük çocukların bile kimi zaman ‘ sana söylediğimde gülmeyeceğine söz ver ‘ gibi bir güvence talebiyle başladıkları görülür. Stresli zamanlarda çocuklar için yapılabilecek iyi şeylerden biri onları hem kulaklarımızla hem kalbimizle dinlemek ve sorularımızın da yanıtlarımız kadar önemli olduğunu göz ardı etmemektir. Çocukların karşılaştığı bazı tehditler bizi korkutsa da onlar bize yine de anne baba olmanın en hoş şanslarından birini, kendi çocukluk korkularımızı çözümleme şansını sunarlar. Çocuklar bize büyümek için bir şans daha verirler.
Dinlemek, karşıdakine ‘’ sen varsın, sana değer veriyorum ‘’ demenin en kestirme yoludur. Doğan CÜCELOĞLU
GÖZDE YÜCEL
PSİKOLOJİK DANIŞMAN VE REHBER ÖĞRETMEN