AFL

Kudüs ve Miraç

Kudüs, üç ilâhî dinde de önemli bir yere sahip olan ve kutsal sayılan bir şehirdir.

Hz. İbrâhim’den itibaren pek çok peygamberin yaşadığı, mukaddes olarak da tanımlanan bir bölgede bulunması, Hz. Süleyman’ın inşa ettiği Beytülmakdis’i barındırması, İsrâiloğulları’nın ve onlara gönderilen peygamberlerin mücadelelerine mekân olması açısından semavî dinler geleneğinde büyük değere sahiptir.

Kudüs ismi Kur’an’da doğrudan geçmemekle birlikte bu şehirden el-Mescidü’l-Aksâ’nın mübarek kılınan çevresi şeklinde bahsedilmiş (İsrâ, 17/1), ayrıca bulunduğu bölge “mukaddes toprak” (Mâide, 5/21), “iyi, güzel bir yer” (Yûnus, 10/93) olarak nitelendirilmiştir.

Hadislerde ise Mescid-i Aksâ’nın, Mescid-i Harâm ve Mescid-i Resûlullah ile beraber ziyaret amacıyla seyahat edilebilecek üç mescidden biri ve yeryüzünde Mescid-i Harâm’dan sonra inşa edilen ikinci mescid olduğu belirtilmiştir. (Buhârî, Fażlü’s-salât fî mescidi Mekke ve’l-Medîne, 6, Ĥac, 26, Enbiyâ, 8, 40; Müslim, Hac, 288, Mesâcid, 2; Nesâî, Mesâcid, 3)

Kudüs kurulduğu günden buyana vahyi, ilahi tebliği ve peygamberlik müessesesini temsil etmiştir. Dolayısıyla burası kurulduğu günden beri bir İslâm şehridir. Çok sayıda peygamber hayatlarının en azından bir bölümünü bu şehirde geçirmiştir. Son peygamber Hz. Muhammed (a.s.m) de miraca yükseltilirken Kudüs’e kadar getirilmiş ve oradan göklere çıkarılmıştı. Allah dileseydi onu Mekke’den de göklere yükseltebilirdi. Ancak İsra ve Mirac olayında Hz. Peygamber (a.s.m)’e refakat eden Cebrâil (a.s.)’in onu önce Kudüs’e getirmesi sonra göklere yükseltmesi bu şehrin taşıdığı mana ve önem dolayısıylaydı. Yüce Allah son peygamberi Hz. Muhammed (a.s.m)’in Kudüs’ü ziyaret etmesini ve bu peygamberler şehrindeki ilâhi âyetlere şahit olmasını dilemişti.

Miraç yolculuğunda; Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya yapılan seyahat bir kulun mescit ve seccadelerle olan irtibatını göstermesi açısından da önem arz etmektedir. Kudüs’te Hz. Peygamber (a.s.m)’in toplanan peygamberlere imamlık yapması, onun şahsî ve dinî kemalatı bakımından bütün peygamberlerin imamı olduğunu göstermektedir.

Miraç, Arapça’da merdiven, yukarı çıkmak, yükselmek anlamlarını dile getirir. İslam’da Hz. Peygamber (s.a.s)’ in göğe yükselerek Allah’ın huzuruna kabul edilmesi olayıdır. Mirac olayı hicretten bir yıl ya da onyedi ay önce Receb ayının yirmi yedinci gecesi gerçekleşir. Olayın iki aşaması vardır. Birinci aşamada Hz. Peygamber (s.a.s) Mescidül-Haram’dan Beytü’l-Makdis’e (Kudüs) götürülür. Kur’an’ın andığı bu aşama, gece yürüyüşü anlamında isra adını alır. İkinci aşamayı ise Hz. Peygamber (s.a.s)’in Beytü’l-Makdis’ten Allah’a yükselişi oluşturur.

Hadislerde verilen bilgiye göre Hz. Peygamber (s.a.s), Kâbe’de Hatim’de ya da amcasının kızı Ümmühani binti Ebi Talib’in evinde yatarken Cebrail gelip göğsünü yardı, kalbini Zemzem ile yıkadıktan sonra içine iman ve hikmet doldurdu. Burak adlı bineğe bindirilerek Beytü’l-Makdis’e getirildi. Burada Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsa ve diğer bazı peygamberler tarafından karşılandı. Hz. Peygamber (s.a.s) imam olarak diğer peygamberlere namaz kıldırdı.

 

Hz. Peygamber (s.a.s), Beytü’l-Makdis’te kurulan bir Mirac’la ve yanında Cebrail olduğu halde göğe yükselmeye başladı. Göğün birinci katında Hz. Adem, ikinci katında Hz. İsa ve Yahya, üçüncü katında Hz. Yusuf, dördüncü katında Hz. İdris, beşinci katında Hz. Harun, altıncı katında Hz. Musa ve yedinci katında Hz. İbrahim ile görüştü. Cebrail ile birlikte yükseliş Sidretü’l-Münteha’ya kadar sürdü. Cebrail, “Buradan bir parmak ucu ileri geçecek olursam yanarım” diyerek Sidretü’l Münteha’da kaldı. Hz. Peygamber (s.a.s) buradan itibaren Refref adlı başka bir binekle yükselişini sürdürdü. Bu yükseliş sırasında Cennet ve nimetlerini, Cehennem ve azabını müşahede etti. Sonunda Allah’ın huzuruna kabul edildi. Kendisine ümmetinden Allah’a şirk koşmayanların Cennet’e gireceği müjdelendi, Bakara suresinin son ayetleri verildi ve beş vakit namaz farı kılındı. Yeniden Refref ile Sidretü’l-Münteha’ya, oradan Burak’la Kudüs’e, oradan da Mekke’ye döndürüldü.

Hz. Peygamber (s.a.s) ertesi günü Mirac olayını anlattı. Olayı duyan müşrikler yoğun bir kampanya başlatarak Hz. Peygamber (s.a.s)’i suçlamaya, alaya almaya başladılar. Bu kampanya bazı müslümanları da etkileyerek şüpheye düşürdü. Olayın gerçek olup olmadığını araştırmak isteyenler Beytü’l-Makdis’e ve Mekke’ye gelmekte olan bir kervana ilişkin sorular sorarak Hz. Peygamber (s.a.s)’i sınadılar. Hz. Peygamber (s.a.s)’in verdiği bilgilerin doğruluğu müslümanları şüpheden kurtardıysa da müşriklerin inatlarını kırmaya yetmedi. Mirac olayı inatlarını ve düşmanlıklarını artırarak onlar için bir fitne nedeni oldu. Bu olay karşısındaki tutumu nedeniyle Hz. Ebu Bekr, Hz. Peygamber (s.a.s)’ce “Sıddîk” lakabıyla onurlandırıldı. Hz. Ebu Bekir olayı kendisine anlatarak hala inanmaya devam edip etmeyeceğini soran müşriklere “O söylüyorsa şüphesiz doğrudur” cevabını vermişti.

         Miraç olayında en önemli bir husus, namazın farz kılınmasıdır. Hz. Peygamber (a.s.m)’in, asırlardır peygamberlerin kıblegâhı olan Kudüs’e uğradıktan sonra, Miraç’ta namaz hediyesini alması bu konuma uygundur.

Mirac olayının gerçekleştiği gece müslümanlarca kadir gecesinden sonra en kutsal gece sayılmış ve bu gecenin ibadetle ihyası gelenekleşmiştir. Osmanlılar döneminde, camiler kandillerle donatıldığı için Mirac kandili olarak anılan geceyi izleyen gün, cami ve tekkelerde Mirac olayını anlatan ve Miraciye adı verilen şiirlerin okunması, dinleyenlere süt ikram edilmesi de bir gelenekti.

 

 

 

JERUSALEM AND MIRAC

Jerusalem is a city that has an important place in all three divine religions and is considered sacred.

The fact that it was in a region where many prophets lived since Hz. Abraham, also defined as sacred, It has great value in the tradition of heavenly religions in terms of housing the Beytülmakdis built by Hz. Solomon and being a place for the struggles of the Children of Israel and the prophets sent to them.

Although the name of Jerusalem is not mentioned directly in the Quran, this city is mentioned as the blessed environment of al-Masjid al-Aqsa (Isra, 17/1), and the region where it is located is “holy land” (Maida, 5/21), ” a good, beautiful place ”(Yunus, 10/93).

In the hadiths, it is stated that Masjid al-Aqsa is one of the three masjids that can be visited with Masjid-i Harâm and Masjid-i Messenger of Allah and the second mosque built after Masjid-i Harâm on earth. (Bukhârî, Fażlü’s-saât fi mosque, Mecca ve’l-Medîne, 6, Ĥac, 26, Anbiyâ, 8, 40; Muslim, Hajj, 288, Masâjid, 2; Nasâî, Masâjid, 3)

Since the day it was founded, Jerusalem has represented revelation, divine proclamation and prophecy. Therefore, this place has been an Islamic city since the day it was founded. Many prophets spent at least part of their lives in this city. The last prophet Hz. Muhammad (pbuh) was also brought up to Jerusalem and raised to the skies from there while he was ascended to ascension. Had Allah willed, he could have raised him from Mecca to the skies. However, in the case of Isra and Mirac, Hz. Jibril, who accompanied the Prophet (pbuh), first brought him to Jerusalem and then raised him to the skies because of the meaning and importance of this city. Almighty Allah wished that the last prophet Hz. Muhammad (pbuh) would visit Jerusalem and witness the divine verses in this city of prophets.

In the journey of ascension; Traveling from Masjid al-Haram to Masjid al-Aqsa is also important in terms of showing a servant’s connection with masjid and prayer rugs. The fact that Hz. Muhammad (pbuh) was the imam of the gathered prophets shows he was the imam of all prophets in terms of his personal and religious belief.

Miraç expresses the meaning of stairs, going up, rising in Arabic. It is the event that the Prophet Hz. Muhammad (pbuh) was accepted into the presence of Allah by ascending to the sky. Ascension takes place on the twenty-seventh night of the month of Rajab a year or seventeen months before the migration. There are two stages to the event. In the first stage, Hz. Muhammad (pbuh) is taken from Masjidul-Haram to Beytü’l-Makdis (Jerusalem). This stage referred to by the Quran is called isra, meaning night walk. The second stage constitutes the rise of Hz.Muhammad (pbuh) from Beytü’l-Makdis to Allah.

According to the information given in the hadiths, while Hz. Muhammad(pbuh) was lying in the Ka’ba or in the house of Ummuhani bint, the daughter of his uncle, Gabriel came to break his chest, washed his heart with Zamzam and filled him with faith and wisdom. He was brought to Beytü’l-Makdis on the mount by Burak. Here, Hz. Ibrahim, Hz. Moses,  was greeted by Jesus and some other prophets. Hz. Muhammad (pbuh) led prayers to other prophets as an imam.

 

Hz. Muhammad (pbuh) started to ascend to the sky with a Mirac established in Beytü’l-Makdis and with Gabriel next to him. On the first floor of the sky, Hz. Adam, Hz. Isa and Yahya, on the third floor, Hz. Yusuf, on the fourth floor, Hz. Idris is Hz. Aaron, on the sixth floor of Hz. Moses and he met with Hz. Abraham. With Gabriel, the ascension continued until Sidretü’l-Münteha. Gabriel stayed in Sidretü’l Münteha, saying “If I get a finger tip forward from here, I will burn.” Hz. Muhammad (pbuh) continued his ascent with another mount named Refref from here on. During this ascension, he witnessed Paradise and its blessings, Hell and its torment. Finally he was accepted before Allah. He was given the good news that those from his ummah who did not associate shirk with Allah will enter Paradise, the last verses of the Surah al-Baqara were given and five times of prayer was performed. He was returned to Sidretü’l-Münteha with Refref, from there to Jerusalem with Burak and from there to Mecca.

Hz. Muhammad (pbuh) told the Mirac event the next day. Hearing the incident, the polytheists started an intense campaign, and they started to blame and ridicule him. This campaign also affected some muslims to be doubtful. Those who want to investigate whether the incident is real or not, ask the Prophet about Bayt al-Makdis and a caravan coming to Mecca. They tested Hz. Muhammad (pbuh). Although the accuracy of the information given by the Prophet (pbuh) saved Muslims from doubt, it was not enough to break the obstinacy of the polytheists. The Mirac incident increased their stubbornness and hostility and became a cause of strife for them. Because of his attitude towards this event, Hz. Abu Bakr  was honored with the nickname “Sıddîk” by Hz. Muhammad (pbuh). Hz. Abu Bakr explained the incident to him and answered the polytheists who asked whether he would continue to believe or not, “If he says, it is certainly true”.

One of the most important points in ascension is that prayer is made obligatory. Hz. Muhammad(pbuh) receiving the gift of prayer in Ascension after visiting Jerusalem, which has been the qiblah of the prophets for centuries, is suitable for this position.

The night of the Mirac event was considered by Muslims to be the most sacred night after the night of power, and the revival of this night with worship has become a tradition. During the Ottoman period, the day following the night, which was called Mirac lamp because the mosques were equipped with oil lamps, it was a tradition to read poems called Miraciye in mosques and dervish lodges and offer milk to the audience.